Sınırlarını aşmak İsteyenlere

Büyük hayalleriniz var mı? Tabi ki! Kimin olmaz. Hayallerimiz yaşadığımız hayatı anlamlı kılar.

Çoğumuz bu hayallere ulaşmak için bazen doğru bazen yanlış adımlar atarız. Bu çok normal tabi ki bir hayali gerçekleştirmek istiyorsak bir çok yanlış yaparız hatta bunlar bazen o kadar büyük yanlışlar olur ki neredeyse hayalimize mâl olur. Bu, sürecin doğal bir parçasıdır. Sonuçta herkes o büyük hayalleri gerçekleşecek diye bir kural yok değil mi? Hmm...

Peki burada neye varıyoruz ?

Scranton üniversitesinin yaptığı bir araştırmaya göre insanların sadece %8'i hayallerini gerçekleştirebiliyor. Geri kalan %92 ise ya pes ediyor ya da belirli imkansızlıklar yüzünden hayalinden vaz geçiyor. Peki buradaki %8'lik grup neyi farklı yapıyor ? Çoğumuz küçüklüğümüzden beri ailemiz ve çevremiz tarafından bir çok kalıba sıkıştırılırız. Örneğin; 5-6 yaşlarında küçük bir çocuğu düşünelim. İzlediği basit bir çizgi filmden basit bir matematik işlemi öğrendiğini varsayalım mesela 2+3=5 gibi. Farz edelim ki bir gün bu küçük çocuğun ailesi sohbet ederken annesi ben de 2 tane kale var babası da bende de 3 kalem var desin. Basit cümleler. Küçük çocuğun bunu duyduğunda izlediği çizgi filmi aklına getirip 2+3=5 diye bağırdığını düşünelim. Burada anne çocuğunun bunu söylediğini duysun ve çocuğa şunları söylesin ''Benim canım oğlum nasılda biliyormuş matematiği (yanağından öper) büyüyünce kesin mühendis olacak '' Hayali çocuğumuz o ana kadar mühendisilik nedir onu bile bilmiyordu. İyi de bunları neden anlatıyoruz. Aslında anlattığımız bu kurgu göründüğünden daha önemli Çünkü hayali çocuğumuz 2+3=5 dedikten sonra annesinin tepkisi sonucu beyninin hipotalamus bölgesinden büyük bir dopamin yağmuruna tutulur. Ve çocuk daha ne olduğunu bile bilmediği(matematik ve mühendislik gibi) kelimelere daha o yaştan sempati duyar. Bunun sonucunda yaşı ilerledikçe ve annesinden matematik hakkındaki basit bilgileri sebebiyle aldığı takdirler sonucunda çocuğun eğitim hayatına başladığında matematikle arasında daha verimli bir ilişkisi olacağı şüphesiz.

Tamam. Peki... şimdi senaryoyu biraz değiştirelim. Bu sefer 6-7 yaşlarında bir çocuğumuz olsun. Ve okula yeni başlamış olsun. Okulda matematikle ilk defa karşılaştığını düşünelim. Beynimiz bilmediği şeylerle karşılaştığında pek mutlu olmaz ve huzursuz hisseder. Bu sebeple özellikle zihninin işleyişinden bihaber olan küçük çocuklara yeni şeyler öğretirken çok dikkatli olmak gerekir. Fakat bazı öğretmenler bunun farkında değildir. Aynı zamanda daha da önemlisi çoğu aile de bunun farkında değildir. Şimdi hayali çocuğumuza dönelim. Okulda ilk defa matematik görürken bir kaç defa dikkatinin dağıldığını ve konuyu tam olarak anlamadığını düşünelim. Sonrasında karışık bir kafayla eve döndüğünü ve ailesinin ona bugün okulda ne öğrendiğini sorduğunu düşünelim. Bu soru karşılığında çocuk toplama işlemleri diye cevap versin. Sonra babası çocuğa basit bir toplama işlemi sorsun''2+3 kaçtır'' çocuk cevabı bilemediği için biraz duraksadıktan sonra ''bilmiyorum'' desin. Ve sonrasında babası biraz küçümser biraz da kızgın bir şekilde ''E sen hiç bir şey öğrenmemişsin o zaman'' desin. Bu durum ilk yaşandığında çocuk çok üzülebilir ve matematiğine çok fazla olmasa da biraz ön yargı oluşturabilir. Bu kurgunun asıl korkunç yanı bu olayın tekrar etmesi. Bir kaç gün sonra benzer bir olay bir daha yaşanırsa ve babası ''Bizim çocuk matematik yapamıyor galiba'' derse bu çocuk babasının bu sözüne yüklediği anlamın büyüklüğüne göre değişmekle beraber matematiğe karşı çok büyük bir ön yargı oluşturacak ve kendini bir kalıba sıkıştıracak ''ben matematik yapamıyorum'' Ve bu onu ömrü boyunca rahat bırakmayacak ve ilerde seçeceği mesleği bile etkileyebilecek bir önyargıya dönüşecek.

Şimdi bu basit olayları bir değerlendirelim.

Öncelikle verdiğimiz örnekler çok basit. Bir insan ilk örnekte olduğu gibi sadece annesinin bir lafıyla matematiğe sempati duymaz. Ancak ailesinin takdir etme döngüsü devam ederse ve bu övgüler gerekli yerlerde doğru bir şekilde abartmandan ve ya hafife almadan yapılırsa bilinçli bir şekilde matematik dehası yaratmak mümkün. Tabi ki hayat çok karmaşık ve komplex olduğu için sadece bu gibi etkenlere başarıyı bağlayamayız. Mesela bir öğrenci yine karışık ve düzenli girdileri ve olayları basitleştirmek gerekirse lise öğretmeninden çok etkilenip fiziğe merak salıp çok başarılı bir fizikçide olabilir. Sözün özü burada anlatmak istediğimiz şey bazen elimizde olmadan bazı şeylere önyargı duyabiliyoruz bazı şeylere de sempati duyabiliyoruz. Ve bu şeyler genellikle toplumun önyargısı neye ise o yönde olur çünkü istisnai başarılar istisnai insanlar tarafında olur. Eğer ortalama bir aile veya çevreye sahipseniz tabi ki bir iş kurup multimilyoner olmak size imkansızmış gibi gelebilir. Fakat ailesi hali hazırda zengin olan veya daha önceden zenginliği tatmış olan ailelerde yetişen çocuklar zaten iş kurup milyoner olmak gibi bir kavrama yabancı değiller ve imkansız gelmiyor. Bu sebeple bu çocuklar çevrelerinin ve ailesinin de network imkanlarıyla zengin olabiliyorlar. Ve bu gayet normal. Şu ana kadar anlattıklarımız pek inandırıcı gelmeyebilir fakat şunu belirtmek gerekir insan beyni karmaşıktır. Ve çoğu zaman sadece bir an bizi bir şeyden soğutmaya yetmez fakat bizce kastımız çok net anlaşıldı. Peki bu döngüden nasıl kurtuluruz?

Burada bizim derneğimiz devreye giriyor. Bunların hepsinin farkındalığı ile birlikte kainatta var olan herhangi bir şeye olan ön yargınızı kırabilirsiniz. Artık çevrenizin bir ortalaması olmaktan kurtulup zincirlerinizi kırabilirsiniz. Bu bizim derneğimizin temel amacıdır. İnsanları hapsoldukları basit mesleki hayallerden kurtarıp hayal edebilecekleri en büyük başarıya ulaştırmak. Bunun için öncelikle öz farkındalık (yani düşünceleriniz sebepleri ve olaylara neden şu anki bakış açınızla baktığınız) sonrasında ise sosyal farkındalık(yani bulunduğunuz toplumun size hangi karaları dayattığı ve alternatif toplumların sizin kararınızla çeliştiğinde neden iki kararı da sorgulamanız gerektiği) ile bu yolculuğa başlayacağız.

Sizin yolculuğunuza eşlik etmek için sabırsızlanıyoruz.

İletişim

Adres
Telefon

sinirsizbilincdernegi@gmail.com

+90 534 859 82 63